ÖNSÖZ

Yaşamını sonsuzda devam ettirecek olan insanın Dünya’daki varoluş amacı nedir?

İnsan macera peşinde koşmak için gelmemiştir Dünya’ya!.

Evrenle aynı özden meydana gelen insan, öncelikle özünü bilmesi için vardır.

Efendimiz Aleyhisselâm evrensel özü(müzü) “Allâh” ismiyle açıklamış; niteliklerine ise “Esmâ ül Hüsnâ” ile işaret etmiş; ve bizleri özümüz olan Allâh’a kulluk etmekte olduğumuzun bilinciyle yaşamaya davet etmiştir.

“Nefslerinizde (Benliğinizin hakikati)! Hâlâ görmüyor musunuz?” (51.Zâriyat: 21) âyeti, Yaratıcı ilim ve kudretin ötede bir tanrı (dışsal güç) değil; varlığın özündeki tekil hakikat olduğunu vurgular. O tekil varlığın manalarının holografik bir projeksiyonu olarak meydana gelen evren ise bütünsel (holistik) bir yapıya sahiptir.

“Onu tesviye edip (beden ve beyini kemâle erdirip), ona Ruhumdan (Esmâ mânâlarımın özelliklerinden) nefhettim (üfledim)” (Hicr:15/29) âyeti, insanın beyninde evrensel tekilliği hissedip, o şuurla yaşama potansiyeli olduğuna işaret eder.

Kendini bedensel varlık kabul eden, beynin esas potansiyelini bastırarak bilincini dar bir dünya algısı içine hapseder. Buna mukabil kendini Allâh’ta tanıma yoluna giren ise beynin bilinmeyen potansiyellerini harekete geçirerek, şuurun aşkın yaşamına kanat çırpar.

İnsan beynindeki bu yüksek bilgi dönüşümü, Efendimiz Aleyhisselâm’ın “ölmeden önce ölünüz” diye buyurduğu, kişinin bedensel algı kısıtlamalarından kurtulup evrenselliğe doğumudur.

Efendimiz Muhammed Aleyhisselâm’ı anlama ve O’na iman etme lütfuna eren seçkinler, bedenlerinin çekim gücünden bilinçlerini kurtarıp, koza dünyalarının sınırları dışındaki evrensel gerçeklere açılmış; bedenleriyle aramızda, bilinçleriyle “cennet”tedirler.

Onların cenneti, Allâh’ın Rasûlüne tâbi olanlara vaat ettiği, Velâyet açılımının getirdiği bir keyfiyettir.

Öyle bir keyfiyettir ki, “Allâh, (vaat ettiği) cennette hiçbir kulağın işitmediği, hiçbir gözün görmediği, hiçbir dimağın düşünemediği şeyler yarattı kulları için.” (Sahih Hadis)

İşte o seçkin kullar, (yaşadıkları “cennet” boyutundan) beynin üst düzey çalışma kapasitesiyle keşfettikleri derin varlık sırlarından bizlere haber getirirler.

Seçkinlerin derin varlık sırlarından haber getirerek, konusuna göre insanları müjdelemeleri ya da uyarmaları Kur’ân’da Risâlet; müjdelenen veya uyarılan konularda insanları harekete geçirmeleri (neyi yapıp, yapmama konusunda bilgilendirmeleri) ise Nübüvvet olarak tanımlanmış ve bu tanıma göre de bu zevat Rasûl veya Nebi vasıflarıyla anılmışlardır.

Evet, “Seçkinler” ismini verdiğim bu kitabımda, seçkin yaratılışının farkına varan insanların, Kur’ân’da “cennet” ismiyle misal yollu tarif edilen aşkın yaşam hâllerinden bahsedeceğim.

Kur’ân’da anlatılan Rasûl ve Nebilerin kıssaları, seçkinlerin aşkın yaşam deneyimlerinden yansımalardır. Bu kıssalar bizlere fikir edinip, seçkin yönümüzle kendimizi tanıyalım diye anlatılmıştır. İşte bu kitabı, öncelikle bu konuya ışık tutması için yazdım.

Kitabımın çıkış noktası Meryem sûresidir. Kitaptaki bölümler, birbirini tamamlayan konulardan oluşmaktadır. Kitabın ana mevzusu ise Vahdet’tir (TEK’liktir). Çünkü insanın seçkin yaratılışının gereğini yaşaması, ancak varlığın tekil bir yapı olduğunu idrak etmesiyle mümkündür. Bunu az çok anlamış olanlar, belki de bu kitapta yazdıklarımı anlamakta güçlük çekmeyecekler. Fakat bu konuda bilgisi olmayanların zorlanacaklarını düşünerek, gerekli ön bilgiyi edinmeleri için Üstadım Ahmed Hulûsi’nin “Hazreti Muhammed’in açıkladığı ALLÂH” kitabını okumalarını öneririm.

Tabi ki bu kitapta yazdıklarım benim kişisel görüşümdür ki kimseyi bağlamaz. Bu kitabı yazma amacım, Rasûl, Nebi ve Velî’lerin aşkın yaşamlarına dair bir sevgi ve merak duygusu uyandırıp, okuyanda konuyu etraflıca araştırma arzusunu harekete geçirmektir. Aksi taktirde bu kıssalar, bizim için bir hikâye olmaktan ileri gitmez ve kıssadan hisse almak yerine hikâyelerde kendimizi kaybeder, velhasıl hayallerle avunmaya devam ederiz.

Allâh bizleri boş hayallere kapılıp, seçkin yaratılışımızın gereğini yaşamaktan mahrum etmesin.

Allâh muînimiz olsun.

Waalwijk, 23-06-2019