BÖLÜM 2.6 VESİLE

Ey iman edenler! Allâh’tan korunun; O’na yakîn edinmenizi sağlayacak vesileyi isteyin ve O’nun yolunda aziymle gayret edin ki kurtuluşa eresiniz. 

Kur’ân Çözümü, Maide sûresi 35

 

Üstadım selam,

Her bir nöron (sinir hücresi) diğer nöronla temelde aynı yapısal özelliğe sahip olmasına rağmen, ayrı işlevlere programlanarak farklılaşır.

Bunun gibi insanlar da anatomik olarak aynı yapısal özelliklerle var olmalarına rağmen genetik veritabanı, kozmik/astrolojik programlama ve çevresel etkilerle türlere bölünüp, çeşitli karakterlere bürünerek farklılaşırlar.

Benzer frekanslara programlanan nöronlar arası bilgi akışını sağlayacak bağlantı ağları (sinaps) oluşur ve yeterli sayıyı bulduklarında beyin devresine dönüşürler. Diğer yandan ise bu nöral bağların meydana getirdiği her devre, kapasitesi nispetinde beyin bütünlüğünü kendi işleyiş amacı doğrultusunda etkileyerek yönlendirmek ister.

Bunun gibi aynı veya birbirine yakın amacı paylaşan insanlar, varlığın elektromanyetik dalga planında birbirleriyle bağ kurarlar ve birbirlerini bağlayan konuda aralarında dinamik bir bilgi akışı gerçekleşir. Diğer yandan ise aynı amacı paylaşan insanlar, gücü nispetinde tüm insanlığı kendi amaçları doğrultusunda etkileyip yönlendirmek ister. Tabiki tüm bunlar bilinçaltında, beynin hissettirmeden yürüttüğü işlevleriyle ilgilidir!.

Beynin oluşumunda bazı nöronlar gruplaşarak korteks, limbik sistem, cerebellum gibi bildiğimiz öncül beyin devrelerini oluştururlar. Beyindeki bu öncül grupların işlev yoğunluğuna göre, gerek duyulduğunda atıl durumda olan nöronlar veya başka bir grupa bağlı olduğu kopma noktasında olan nöronlar destek amaçlı, o öncül gruba eşlik etmek için işlevlendirilir. Gereksinim kalmayınca bağlantı zayıflar, kopmalar meydana gelir. Sonra da ya başka bir grubun temel elemanı olmak üzere bekler ya da beyinde yeni bir devrenin oluşum öncülüğünü yapar.

Bunun gibi insanlardan bazısı bir düşünce akımına öncülük yapmak için vardır. Bir kısım insanlarda gerek duyulduğunda bu öncül gruplar tarafından gayrı ihtiyarî uyarılıp, o gruba dahil edilirler ve gereksinim kalmayınca da amaca olan ilgileri bir şekilde azalıp biter. Sonra da ya başka bir grubun temel elemanı olmak için kendine insanlıkta yer ararlar, ya da kendine ait hususî bir açılımın öncülüğünü yapmak üzere insanlıkta yerini alır.

Rasûl ve Nebiler, insanlıkta hakikat farkındalığının uyarıcı öncüleridir. Hakikat şuuru onların beyinlerinden tüm insanlığa dalga dalga yayılarak buna istidadı olanları uyarır. Bundan dolayı hakikati bilmek isteyen her insanın mutlaka bir Rasûl ve Nebi ile bağlantısı vardır ve ilgisi kadar onlarla varlığın elektromanyetik dalga planında bağ kurup, istidadı oranında yararlanır.

Nasıl ki atıl durumda olan bir nöron bir gruba dahil edildiğinde, artık o grubun amacı doğrultusunda işlevsel hale gelirse… Yani, dahil olduğu gruba dönüşüp, o grubun bir ferdi haline gelmişse; aynı şekilde insanlar içinde Rasûle iman eden ve Nebiye teslim olanlar da, onların işlevine dahil olarak, onlara dönüşürler ve istidatları kadarıyla onların kemâlatından hisse alırlar.

Konuyla ilgili bir diğer hususta şudur…

Beyinde atıl durumdaki nöronların hangi gruba dahil olacakları, o nöronların kendi tercihleri olmadığı gibi; gerçekte hiçbir nöron grubu da kendisine dahil edeceği nöronları seçmez. Yani beynin çalışma sistemi bireysel istek ve arzulara göre değil, genel plana göre işler ve buna göre tabiri caizse tercihini yapar. Bunun gibi bireysel isteklerimiz de ancak evrensel bütünlükle uyumu yakalayınca gerçekleşir!. İnsan sûresi 30. ayet bu gerçeğe şöyle işaret etmektedir: “Allâh dilemedikçe siz dileyemezsiniz!”

Evrende kaos yoktur!..

Varlıkta herşey birbiriyle uyumlu bir şekilde bağlantılı olup, genel bir amaç doğrultusunda sistemli bir şekilde gelişim gösterir. Tıpkı ilk patlamada (big bang) benim burada bunları düşünüp yazmamın malum oluşu gibi…

Ayrıca varlığın tüm boyutlarında doğal seleksiyon denilen, doğanın değişen şartlarına uyum sağlayanların hayatta kalıp, yaşama ve üreme şansına sahip olduğu bir nizam geçerlidir.

Üstadım, sizinle tanışmadan önce İslâm dinini kitaplarınızdan, sesli ve görüntülü sohbetlerinizden edindiğim bilgilerle anlamaya çalışıyordum. Anlayışımda yanıldığım noktaları fark ettirecek bilge bir insan olmadığından, bu konuda kendi imkanlarımla hareket etmekten başka bir çarem de yoktu. Haliyle anlayışımda isabetli olduğum konuda kendimi geliştirirken, anlamada yetersiz kaldığım yerleri genel anlayışıma uydurmak suretiyle örtmeye çalışarak yaşamımı sürdürüyordum.

Sizinle tanışmam ve vakit geçirmem, bende mevcut düşünce kalıplarımın dışına çıkmamı sağladı. Başka bir perspektiften bakabilmenin kazandırdığı görüş açıklığı sayesinde soru ve sorunlarım çözülmeye başladı ve anlayışımdaki çıkmazlardan tek tek kurtulmaya başladım. Burada ayna nöronların önemli bir işlevi vardır. Şöyle ki… Size yakınlığım, sizdeki İslâm’ı kavrama açılımının ayna nöronlar üzerinden beynime yansıyarak, bende de benzeri açılımı sağlayacak gerekli nöral düzenlemeye vesile oldu. Bu oluşumun bir diğer adı da empatidir. Tabiki size olan yönlişimin sebebi, hangi konuda aynalama işleminin gerçekleşeceğini belirleyen faktördür!. Yönelişimin şiddeti ise aynalama işleminin gücünü belirler.

İnsanlıkta her yeni ilim ve kudret açılımı, milyarlarca insanlar içinde sadece bir insanın beyninden açılarak tüm insanlığa yayılır (Kur’ân tabiriyle “irsâl olur”). O yeni açılımdan yararlanmanın en kısa ve etkili yolu, araya kimseyi katmaksızın o ilgili şahsın ilmî kişiliğine yönelmekle mümkündür… Tabiki onunla irtibata geçip arkadaşlık etmenin bu hususta faydası çok büyüktür.

Sevgi ve saygılarımla

 

Waalwijk, 10-07-2011